Çocuklarda Göz Muayenesi
Göz muayenelerine genellikle hastanın şikayeti dinlendikten sonra görmesine bakılarak başlanır. Görme muayenesi hastanın tam uyumunu gerektirdiği için anne ve babalar çocuğun hangi yaşta göz muayenesine girebileceği ve bu muayenenin nerede yapılabileceği konusunda endişe duyarlar. Ülkemizde, çocuklara yönelik yetişen göz doktorları yoktur. Her göz doktoru hem çocukları hem de erişkinleri muayene ve tedavi edebilecek şekilde yetiştirilir. Eğer imkanlarını aşan bir durumla karşılaşırsa göz doktorunuz sizi bir başka kişi veya yere sevkedecektir
Göz muayenesinin belli bir yaşı yoktur. Şikayeti olan çocuk hangi yaşta olursa olsun muayene edilebilir. Çocuğun muayeneye müsade etmediği durumlarda uyutucu, sakinleştirici ilaçlar kullanılır, onlarla da verimli sonuç alınamadığı takdirde genel anestezi verilerek muayenesi tamamlanır. Çocukların hiçbir şikayeti olmasa bile 3-4 yaşlarına kadar en az bir defa göz muayenesinden geçmiş olmaları gerekir.
Muayenede ailelerin en çok merak ettiği konu çocuklarının görüp görmediğidir. Üç yaşın altındaki çocuklarda görme, uyum gerektirmeyen yöntemlerle tespit edilebilir ya da tüm muayene bulguları birleştirildiğinde çocuğun ne kadar gördüğü konusunda kabaca bir fikir verir. Üç yaşın üzerindeki çocuklar, ilgilenildiği takdirde E harflerini öğrenebilir ve bunların uçlarının ne yöne baktığı sorularak görme muayenesi yapılabilir. Bunun yanısıra şekiller sorulabilir. Daha ileri yaşlardaki çocuklara erişkinlerde olduğu gibi harfler sorularak görme düzeyleri tespit edilir. Çocukların erişkinlere göre farklılık arzeden bir muayenesi de gözlük muayenesidir. Özellikle bebek ve küçük çocuklar ile uyumsuz büyük çocuklarda ilaç damlatılarak skiaskopi denilen özel bir alet yardımıyla ya da bilgisayarlı ölçüm aleti ile gözlük numarası tespit edilebilir. İlaçlı muayene aynı zamanda gözün arka kısımlarının değerlendirilmesine de yardımcı olur.
Göz bebeği Beyazlığı
Göz bebeği, gözün renkli kısmının ortasındaki siyah yuvarlaktır. Göz bebeğinin beyaz, gri veya sarı gibi siyah dışındaki bir renge dönüşmesi ciddi hastalıklara işaret eder:
– Katarakt: Çocukluk çağında doğuştan olabileceği gibi sonradan yaralanmalar, metabolik bozukluklar ve enfeksiyonlar gibi nedenlerle de meydana gelebilir ve beyaz göz bebeğinin en sık nedenlerindendir. Erken dönemde tespit edilip tedavi edilmezse kalıcı görme kaybı, şaşılık ve kontrolsüz göz hareketlerine neden olur.
– Tümörler: Pek çok iyi huylu tümörün yanı sıra retinoblastom adı verilen kötü huylu tümör de göz bebeğini beyazlaştırır. Tedavisi göz ve görmenin korunmasından öte hayati önem taşır.
– Enfeksiyöz ve iltihabi durumlar: Değişik bakteriyel, viral veya paraziter enfeksiyonlar göz bebeğini beyazlaştırabilir. Ayrıca sebebi belli olan veya olmayan pek çok iltihabi durum da bu duruma yol açabilir.
– Gelişimsel bozukluklar: Göz, anne rahminde belli evrelerden geçerek doğumdaki şekline ulaşır. İlaç, enfeksiyon, metabolik bozukluk, yaralanma veya erken doğum gibi herhangi bir nedenle gelişimi kesintiye uğrayacak olursa ciddi anormallikler meydana gelir.
– Diğerleri: Gözün sinir tabakasının yerinden ayrılması, göz damarlarının bozuklukları, göz sinirinin anormallikleri, göz içine kanama olması gibi pek çok durum göz bebeğini beyazlaştırır. Bir hastalığın, göz bebeği beyazlaştıktan sonra tespit edilmesi istenmeyen bir durumdur. Önceden tedavisi yapılacak olursa başarı daha iyi olacaktır. Göz bebeği beyazlaştıktan sonra ne kadar acele edilse de başarı kısıtlı olacaktır.
Şaşılık
Bakılan yere her iki gözün birlikte bakması gerekir. Gözlerden biri istenen hedefe bakarken diğeri başka yönlere bakıyorsa kişide şaşılık var demektir. Şaşılık her yaşta görülmekle birlikte çocukluk döneminde daha sıktır. Tek bir hastalık değildir. Değişik tipleri vardır. Çocukluk döneminde meydana gelen şaşılıklarda çocuk, genellikle bir gözünü tercih ederek çift görmeyi engeller. Tercih edilmeyen gözde ise tembellik gelişir. Göz tembelliği, tedavisi ancak çocukluk döneminde yapılabilen ciddi bir bozukluktur. Çocuklarda en sık görülen şaşılık, gözlerin buruna doğru kayma yaptığı şaşılıktır. Gözlerin dışa, yukarı veya aşağı doğru kaydığı şaşılıklar daha nadirdir. Her şaşılık, anne, baba veya yakınların anlayabileceği şekilde ileri düzeyde olmayabilir. Hatta bazı şaşılıklar basit bir muayene ile bile tespit edilemeyebilir ve ileri incelemeler gerekebilir.
Bazen de şaşılığı taklit eden durumlar görülür. Bunlara yalancı şaşılık denir. Yalancı şaşılıklar genellikle göz çukurlarının anormalliği, asimetrisi, göz kapağı bozuklukları ve burun kökü basıklığı gibi durumlarda meydana gelebilir. Şaşılığı taklit eden bu durumların ayırıcı tanısı yapıldıktan sonra bir kısmında etkene yönelik tedavi yapılırken bir kısmında da çocuğun gelişimini takip etmekle yetinilecektir. Toplumumuzda yaygın olan bir terim de gizli kayma ya da gizli şaşılıktır. Tıbbi olarak gizli kayma, normal durumda yokken belli testlerle ortaya çıkarılabilen kaymalar olarak açıklanabilir. Ayrıca çocuğun sağlıklı olduğu durumlarda görülmezken sıkıntılı veya hastalıklı zamanlarında ortaya çıkan kaymalar da olabilir. Tipi ne olursa olsun her tip kayma önem taşır ve bir an önce teşhis edilerek tedavi ve takip planının yapılması gerekir.
Göz Tembelliği
Göz tembelliği, toplumda sık rastlanan, çok konuşulan, fakat az bilinen bir konudur. Farkedilmesi zordur ve farkedildiği zaman da genellikle tedavi aşamasını geçmiş olmaktadır. Göz tembelliğini, en basit şekliyle gözün sinir tabakasını ve sinir yollarını tutan belirgin bir hastalığın olmamasına rağmen kişinin görmesinin herhangi bir şekilde artırılamaması olarak tanımlayabiliriz. Oluşum mekanizması, kullanılmayan sinirin atıl duruma geçmesi şeklindedir. Yani gözün öndeki kırıcı ortamlarından görüntü bir şekilde sinir tabakasına ulaşmaz ya da bulanık olarak ulaşacak olursa kişide göz tembelliği oluşur. Göz tembelliğine sebep olan durumların bir an önce ortadan kaldırılması ve görme sinirinin uyarılmaya başlanması gerekir. Peki bu sebepler nelerdir:
- Şaşılık:İki göz ayrı ayrı yönlere bakıyorsa beyne iki ayrı görüntü gider ve çift görme meydana gelir. Çocuklarda bir şekilde bu durum engellenir. Beyin, gözlerden birinden gelen görüntüyü baskılar ve tek gözle görme sağlanır. Bu arada görüntüsü baskılanan gözde tembellik gelişmeye başlar.
- Kırılma kusurları:İki göz arasında bir numaradan fazla kırılma kusuru varsa ya da her bir gözde ayrı ayrı yüksek astigmatizma, miyopi veya hipermetropi varsa kişide göz tembelliği gelişebilir.
- Diğer göz hastalıkları:Bu grupta görme eksenini kapatan hastalıklar sayılabilir. Bunlar, kornea, iris, lens ve vitreus gibi gözün kırıcı ortamlarının kesiflik veya anormal pozisyonda olmaları ile ilgili hastalıklardır. En sık görülen tipi de kataraktlardır. Ayrıca göz kapağı hastalıkları da görme eksenini kapayarak göz tembelliği oluşturabilir.
Göz tembelliğinin tedavisi ilk 10 yaş içerisinde yapılabilir. Tedaviye ne kadar erken başlanırsa alınacak sonuç da o denli başarılı olacaktır. Tedavi iki basamaktan oluşur. Bunlardan biri göz tembelliğine yol açan faktörün diğeri de göz tembelliğinin kendisinin tedavisidir.
Gözde Çapaklanma & Kanlanma
Gözlerde yanma, batma, kaşıntı, kanlanma ve çapaklanma gibi şikayetler genellikle konjonktivit dediğimiz göz yüzeyini örten ince saydam zarın iltihabına işaret eder. Bazen korneanın iltihapları da bu tip şikayetlere yol açabilir. Hatta kornea ve konjonktivanın iltihapları birlikte seyredebilir. Gözde bu tip şikayetlere neden olan üçüncü bir yapı ise kapaklardır. Konjonktivanın iltihapları enfeksiyöz, allerjik, immünolojik, toksik veya travmatik olabilir. Enfeksiyöz olanlar bakteri, virüs ve parazitlere bağlıdır. Genellikle temizlik kurallarına riayet edilmediği ve hastalıklı kişilerin eşyaları ortak kullanıldığı zaman meydana gelirler. Ayrıca bünyenin zayıflaması da enfeksiyonlara yatkınlığı artırır. Bebeklik döneminde meydana gelen konjonktivitler çok şiddetli olabilir.
Allerjik kökenli olan konjonktivitler genellikle bahar aylarında ortaya çıkmakla birlikte tüm mevsimlerde de görülebilir. Kaşıntı ve sulanma ön planda olur. Bazı allerjik durumlar çok şiddetli seyredip görmeyi dahi bozabilir. Tedavileri zor olsa da ihmal edilmemeleri gerekir. İmmünolojik, yani bağışıklık sisteminin bozukluklarıyla ilgili konjonktivitler daha çok yaşlılarda görülmekle birlikte çocuklarda da görülebilir ve ağır seyreder. Toksik ve travmatik olan konjonktivitler ilaçlar ve kimyasal maddelere karşı gelişir.
Korneanın iltihapları keratit veya keratopati olarak adlandırılır. Bunlar da enfeksiyöz, immünolojik, allerjik, toksik veya travmatik olabilir. Korneayı tutan iltihabi durumların bir ayrıcalığı vardır. Uygun şekilde ve erken dönemde tedavileri yapılmazsa kesiflik meydana gelir ve bu kesiflik merkezi kısımları tuttuğu takdirde çocuğun görmesini etkiler. Ayrıca ilerlemiş kornea hastalığının tedavisi de daha zordur. Hatta göz, kornea nakli gibi çok ciddi bir ameliyata kadar gidebilir. Bu ameliyatta, ölü gözünden alınan saydam kornea kesifleşmiş olan hasta korneasının yerine dikilmektedir. Şüphesiz bu ameliyat sorunlardan arınmış, kornea hastalığının mutlak çözümü olan bir tedavi yöntemi değildir. Ameliyata ait sorunların yanısıra meydana gelmiş veya gelmesi muhtemel göz tembelliğinin de tedavisi gerekir.
Son olarak göz kapağının iltihapları da gözde yanma, batma, kanlanma ve çapaklanma gibi şikayetler yapabilir. En belirgin özellikleri ise kirpik diplerinde kepeklenme, kirpiklerde dökülme ve kapak kenarında kızarıklıktır. Göz küresi yüzeyinde de ikincil sorunlar meydana getirebilirler.
Gözde Sulanma
Çocuklarda, özellikle de bebeklik döneminde konjonktivitler, kornea ve kapak hastalıkları, yabancı cisimler ve konjenital glokom gibi durumlar sulanma meydana getirebilir, ama gözde sulanma asıl olarak göz yaşı kanalının tıkanıklıklarının veya darlıklarının tipik belirtisidir. Bazen bu sulanma mikrobik bir hal alır ve çapaklanma meydana gelebilir. Burun köküne basıldığında iltihabi sıvılar çıkabilir. Bu durum ilk bir yaş içerisinde anne-babalar için sıkıntılı bir durum oluşturur, fakat genellikle bu sürenin sonunda kanal açılır ve çocuğun şikayetleri kaybolur. Bu dönem içerisinde kanalın açılmasını kolaylaştırmak için burun köküne masaj önerilebilir. Çapaklanmanın çok olduğu dönemlerde antibiyotik damlalar kullandırılır. Enfeksiyon, göz ve çevresindeki dokuları alacak şekilde artarsa daha yoğun bir tedavi gerekebilir.
Bir yaşın sonunda kanal hala açılmamış ise genel anestezi altında sondalama yapılır. Sondalama işlemi başarısız olduğu takdirde birkaç defa tekrarlanabilir. Buna rağmen kanal açılmazsa 3-4 yaşlarını geçtikten sonra aynı erişkinde olduğu gibi cerrahi müdahalede bulunulur. Yani burun kökünden cilt kesilir, göz yaşı kesesi bulunur, o bölgeden bir miktar kemik dokusu çıkarılarak kese buruna açılır. Bazen bu açıklığın idamesi için tüp de yerleştirilebilir.
Doğuştan Göziçi Basınç Yüksekliği
Erken müdahale edilmediğinde kalıcı körlüğe yol açan ciddi bir bozukluktur. Daha bebeklik döneminde ışıktan etkilenme, gözde sulanma, gözleri kısma ve kırmızı göz gibi şikayetler meydana getirir. Kornea dediğimiz gözün ortasındaki saydam yapı büyür ve kesifleşmeye başlar. Göziçi basıncı tek taraflı arttığında korneadaki büyüme daha belirgin olarak izlenir. Göziçi basıncı yüksek seyretmeye devam ederse korneada çatlaklar oluşur, göz sinirinde de çukurlaşma meydana gelir. Yani sinir hücreleri ölür ve bunların fonksiyonları bir daha geri getirilemez.
Bebeklerde bu göziçi basınç yüksekliğini taklit eden ya da göziçi basınç yüksekliğine eşlik eden pekçok anormallik bulunur. Bu durumların tespiti için çocuk genel anestezi altında muayeneye tabi tutulabilir. Sonuçta göziçi basınç yüksekliği doğrulanırsa bunun tedavisi cerrahidir.
Az Gören Çocuk
“Az gören çocuk” tabiri özellikle bir miktar görmesi olan, fakat bu görmesi ihtiyaçlarını karşılayamayacak düzeyde olupta ilaçla tedavi, cerrahi ve gözlük gibi bir metodla artırılamayan, görmesinin ihtiyaçlarını karşılayabilecek düzeye getirilebilmesi için özel cihazlar ve bunları kullanabilmek için de rehabilitasyon çocuklar için kullanılır. Az gören çocuklar, özellikle okula başladıkları zaman yardıma ihtiyaç duyarlar. İyi göremedikleri için derslerde başarısız olabilirler. Özel cihazlarla da yeterince yardım sağlanamazsa görme özürlülere yönelik okullara gönderilmeleri gerekebilir. Bu çocukların görme rehabilitasyonunda kullanılan cihazlar büyüteçler, teleskop gözlükler ve kapalı devre televizyon sistemleridir. Uygun cihaz seçimi yapıldıktan sonra cihazın kullanımı öğretilir ve pratik yaptırılarak daha seri kullanması sağlanır. Cihaz kullanımının yanısıra ortamın ışığı artırılarak, büyük puntolu kitaplar sunarak ve çevresinde ihtiyacı olan şeylerin yazılarını daha belirgin hale getirerek hayatları kolaylaştırılabilir.
“Az gören çocuklara” yardım, özellikle belli göz doktorlarının ilgi alanını oluşturduğu veya belli merkezlerde bu konuya yönelindiği için doktorunuz böyle bir ihtiyaç durumunda sizi sevkedebilir ya da siz böyle bir yardım için talepte bulunabilirsiniz. “Az gören”, “kör” demek değildir. Az gören kişinin kalan görmesi bir şekilde değerlendirilmeye çalışılır. Kör olan kişiler için ise diğer duyu sistemlerinin kullanılması gerekir. Yani körlerin rehabilitasyonu da tamamen ayrı bir konudur.
İnsanlar az gördüğü veya kör olduğu zaman göz doktorlarıyla olan irtibatları kesilmez. Çünki göz sadece görme organımız değildir. Göz, aynı zamanda estetiğimizin bir parçasıdır. Görmeyi azaltan veya kaybettiren hastalık ne ise takibi yapılmadığı takdirde göz küresinin de kaybına yol açabilir. Göz küresinin alınması ve estetiğin yeniden sağlanması için protez uygulaması zor işlemler olup görmese de göz küresinin yerinde kalması daha tercih edilecek bir durumdur.
Baş Pozisyonu
Nöropsikiyatrik hastalıklar, enfeksiyonlar, kulak, kas ve kemik hastalıkları yanısıra gözdeki bozukluklar da baş pozisyonu oluşturabilir. “Baş pozisyonu” demek çocuğun başını düz tutmak yerine yukarı, aşağı, sağa, sola veya ileri tutmayı tercih etmesidir. Genellikle ciddi bir durum olup sebebinin bulunarak tedavisinin yapılması gerekir. Aşağıda gözle ilgili baş pozisyonu oluşturan bazı bozukluklar listelenmiştir:
- Şaşılıklar
- Göz kası felçleri
- Göz hareketlerini denetleyen beyindeki merkezlerin bozuklukları
- Nistagmus (gözlerde titreşim)
- Görme alanı defektleri
- Tek gözde görme kaybı
- Uygun şekilde tashih edilmeyen kırılma kusurları
- Üst göz kapağı düşüklüğü
- Işığa karşı aşırı duyarlılık
Nistagmus
Gözlerde sağa-sola, yukarı-aşağı veya dönme tarzında titreşimler meydana gelmesine nistagmus denir. Hasta, bu hareketleri kontrol altına alamaz. Daha çok kas hareketlerini kontrol eden merkezlerin bozukluğu olmakla birlikte bazen görme azlığı yapan katarakt, albinizm, glokom ve göz sinir tabakası bozukluklarına işaret edebilir. Tedavisinde her ne kadar cerrahi girişim yapılsa da sonuçlar yüz güldürücü olmadığı için özellikle görme azlığına bağlı gelişen tiplere karşı önceden tedbir almak gerekir.
Diğerleri
Göz kapakları, gözün çevresindeki dokular, görüntüyü beyne ileten sinir yolları ve görme ile ilgili beyin alanlarının hastalıkları çocuklarda görülebilir. Göz kapak ve çevre dokularının hastalıkları hemen kendini belli edeceği için tedavide geç kalınma kaygısı daha azdır. Görme yolları ve beynin görme yolları ile ilgili merkezlerinin tedavisi sinir hastalıkları ve göz doktorunun ilişki içinde çalışmasını gerektirir. Üveit denilen göziçi iltihabı da çocuklarda görülebilir ve tedavisi yapılmadığı takdirde ciddi sonuçlar doğurur. Bu hastalığın bazen bünyedeki diğer hastalıklara eşlik etmesi nedeniyle romatizma, cilt hastalığı ve iç organ hastalıkları olan çocukların şikayetleri olmasa bile göz doktorunun kontrolünden geçirilmesi gerekir.